19 Kasım 2010 Cuma

Mavi Yolculuk 1. Gün Bodrum - Kos - Datça

Yaptığımız 10 günlük Mavi Turun ilk günü...

Bir hayalin gerçek olması kadar güzel ne olabilir ki…
Tekne sahibi olduğumdan beri kafamda İstanbul Antalya arasını denizden gitme hayalim vardı. İş ciddiye bindiğinde rotada ciddi bir tadilat oldu. Antalya Bodrum arası gezilip görülecek yerlerin çok olması bizi buarada yoğunlaşmaya itti.
Yaklaşık altı aylık bir teorik çalışma sonucu güzergahımızı belirlerdik. On günlük bir seyahat plankladık, üç arkadaş iki tekneyle çıkacaktık. Bodrum Güvercinlik’ten demir alıp hayallerimize doğru yelken açacaktık.(motoryatta yelken yok ama bu ifade güzel olduJ )
Teknemizi kardan römorkla Bodrum’a götürüp Güvercinlik’te suya attık.
Sabah saat 9.00da tüm hazırlıklarımızı tamamlayıp demir aldık. Rotamızdaki ilk durağımız Yunanistan’ın Kos adası. Güvercinlik Kos arası yaklaşık 1 saat, ilk çıktığımızda gayet sakin olan deniz vaktin ilerlemesiyle birlikte biz yol aldıkça dalgalanmaya başladı. Yaklaşık yarım saat yol aldıktan sonra kendi karasularımızdan çıktığımız için durduk ve bayrak değiştirme işlemine başladık. Buarada Kenanla beraberiz diğer arkadaşımız Onur yurtdışı problem yaratabilir diye düşündüğünden bize günün sonunda Datça’da katılacak. Bayrak değiştirme sırasında Kenan’la muhabbet ederken ona bayrağı ters asmanın fethetmek manasına geldiğini anlatırken dalgınlıkla Yunan bayrağını ters asıyorum, neyse ki bizim bayrağımızın tersi de düzü de bir J
Kenan’da Alman vatandaşlığı olduğundan onda bir sorun yok ama bende vize yok ve bu beni endişelendiriyor, olabilecek kötü senaryoları çiziyoruz kafamızda, ya almazlarsa diye. Neyse ki korktuğumuz başımıza gelmiyor ve sanki oranın yerlisiymişiz gibi girip teknemizi limana bağlıyoruz.  İlk durağımız vakit kaybetmeden freeshoplar oluyor. Kos’da içki fiyatları çok uygun, biz de seyahatimiz alkol ikmalini buradan yapıyoruz, şampanya, viski, votka, puro. Bir büyük valiz dolusu ganimeti tekneye bıraktıktan sonra adayı gezmeye başlıyoruz. Dutyfree mağazalarını gezerken seyahatin ilk piyangosu bana vuruyor, bir mağazada puro bölümüne gezip mağazadan çıktım, çıkmamla beraber ardımdan mağaza sahibi fırladı, puronun parasını neden ödemiyorsun diye bana çıkışmaya başladı, tekneden çıkarken yanıma bir tane puro almıştım koruyucu kılıfı olmadığından da kırılmasın diye elimde taşıyordum, eleman da o puroyu içerden aşırdığımı sandı “bu benim purom” diye cevap verince de aynı küstahlıkla geri dükkanına döndü, ne bir özür, ne de mahçubiyet… Fazla üstelemeden yolumuza devam ettik, vize falan da olmadığından iş uzarsa ciddi problem yaşayabilirdik..
Limandan önce mazot almak için gittiğimiz benzin istasyonundaki elemanın pompaların yanında sigara içmesi ne kadar, sanki Türkiye’deyim derdirtse de Ada’nın içi sanki Avrupadan bir parça, mağazalar, trafik akışı restoranlar gayet keyifli, Ada’nın merkezinde bir cami var, ana meydan orası, altında da Illy’s Cafe, espresso hastası biri olarak kafamın bir köşesine yazıyorum yemek sonrası keyif burada yapılacak. Limanın önü aynı Bodrum limanındaki gibi pizzacılarla pidecilerle dolu, biz ise esaslı balık yiyebileceğimiz bir yer arıyoruz.  Çok geçmeden güzel bir balık restoranı buluyoruz, bir aile işletmesindeyiz, yemekleri yapan da servis yapan da aynı adam, bir yandan da etrafta koşuşturan torunlarını oyalamaya çalışıyor. Beyaz duvarlı, mavi masalı hoş sade bir yerde mavi yolculuğumuzun ilk ziyafetini çekiyoruz. Ardından da cami altında kahve puro keyfi. Buarada söylemeden geçemeyeceğim ayrı bir nokta da, Yedigöller’de bizi hayalmırıklığına uğratan Turkcell çekim gücü burada kendini affettiriyor. Gidicek olanlara tavsiye, telefonunuzun ayarlarından yurtdışı dolaşıma kapayın Yunan hattına girmeden Türk şebekesinden konuşun.
Yaklaşık dört saatlik bir Yunanistan ziyaretinden sonra Datça’ya gitmek üzere demir alıyoruz. Yolda Onur’da kendi teknesiyle bize katılıyor. Datça’ya girmeden önce burunda Knidos’un yanındaki koyda biraz sohbet muhabbet edip denize giriyoruz, ardından da günbatımı eşliğinde Datça limanına bağlıyoruz, akşam güzel bir restoranda lağos rakı ziyafeti çekiyoruz. Yemek sonrası Datça’da biraz turluyoruz, diğer tatil yörelerine kıyasla lüksü olmayan kendi halinde bir yer, tabi gündüz gözü değerlendirme fırsatımız olmadı, babamın tavsiyesiyle aldığımız badem ezmesi ve çiğ badenler mükemmeldi, günün son rakısını da teknede bademlerle mehtaba karşı yuvarladıktan sonra, uyumak için kamaralarımıza çekiliyoruz.






1 yorum:

  1. Merhabalar , Datça Marmaris ve göcek marmaris gibi iller'de mavi tu imkanı www.maviyolculuk.web.tr %20 komisyonsuz..

    YanıtlaSil